16 Aralık 2011 Cuma

Uzun Kol Adam

Kahvaltıda simit yenmemiş ise;




Erdem'in kahkahaları arasında bu poz çekilir.
Simitin adı Uzun Kol Adam mış:)

14 Ekim 2011 Cuma

Salondaki Araba

Orta Sehpasını envai çeşit oyuncaklarla doldurup müzik setini de açıp"Arabamla dolaşıyorum,mühim işlerim var"diyen şahış,ERDEM!


                        
                   








Sola viraj

                                                                      




                                                                       Ne mi yapıyor!?

                                           
            Arabasının bakımını-hiç de Babasından görmedi:)






                                                        Ram pa-pa-pam-ram-pa-pa!!!

Gelecek kaygılarım var:p)





5 Ekim 2011 Çarşamba

Özel Gün Dönümleri

Aslında özel günler bizim için pek de anlamlı olamadı;yıldönümü,aydönümü,güzdönümü...zira bize her gün özel.
Evliliğimiz 8 yılı devirmiş,bizde hala 8 ay heyecanı-tamam biraz abartmış olabilirim:p

 İlk yıllarda denedik hediyeler,çiçekler aldık birbirimize-rajona uyduk.Bunu yaparken unutmamak için tırmalayışlarımız ayrı bir komedi:)
Hem o dönemlerde teknoloji de bu kadar yaygın değildi,özel gün hatırlatıcıları eş-dost bir de beynimizdi-bizde yanlış çalıştı o ayrı:)
Şimdi günler önceden bilgilendiriyor telefonlar,sanal siteler;Çiğdem ile Soner'in Evlilik Yıldönümü.

Sevemedik öyle bir kalıba girmeyi.çiçek al,böcek al...
Aklımız estikçe ödüllendirdik sevgimizi hiç umulmayan anlarda.


Yıllar geçtikçe irileşen kemikler(!) nedeniyle alyans değişikliğine gittiğimiz
kuyumcuda 2003 yerine 2002 yazdıran UÇUK akıllı kaç çift vardır ki:)N'apalım hiç iyi olamadı bizim tarihlerle aramız.Hep unuttuk bir şeyleri.


Unutmayacağım tek şey var ki;

Bu tencere 'EŞSİZ' KAPAĞIYLA DAHA ÇOK YIL DÖNÜMLERİ GEÇİRMEK İSTİYOR.



Nice huzurlu senelerimize...

19 Eylül 2011 Pazartesi

OKULLU OLMAK

Aslan Paşam bugün okullu oldu. Geçen hafta ucundan kıyısından gittiğimiz okula artık resmi olarak başladık. Bugün ilk günümüzdü. Öyle heyecanlıydı ki sabah günaydınımız;Hadi okula gidelim’di.Onda ki heyecan ve mutluluğu gözlemledikçe ben daha fazlasını yaşıyordum,kaygılarım da vardı elbette,tam kadro sınıf arkadaşlarıyla diyoloğu nasıl olacaktı,yeme içme saatleri,uyku adaptasyonu zira çok kuralcı bir çocuk Erdem.
Okula gider gitmez,aşkı,Aysel Öğretmenin boynuna atladı ve diğer arkadaşlarıyla kaynaşma faslıJöğleye kadar sorunsuz geçen bir zaman dilimi.sonra yanıma gelerek “Annecim sen ağtık dit,ben buda kalıp oyun oynıcam!! Bu cümle sonrası sonsuz bir rahatlama hissettim.Ağlamıyordu,okulunu sevmişti,arkadaşlarını,öğretmenini ve artık herşeyden önemlisi BENİMDE BİR DÜNYAM VAR mesajı veriyordu bana.
Sonra mı!?
Öpüştük,koklaştık, vedalaştık arada control şartıyla.Çıktım okuldan kontağı çevirdim,
AMA NEREYE!!??
3 yıl hiç ayrılmamıştık ki biz.

Yokluğundaki Hüznüm,varlığındaki Ötelemelerim bu nasıl bir İroni!!??
O,BENDEN DAHA GÜÇLÜYDÜ OKULA BAŞLARKEN.